BİLGİLERİNİZE!!!!! BU BÖLÜMDEKİ REKLAM VE BAŞLIKLAR WEB SAĞLAYICIYA AİTTİR. EDİTÖRLE İLGİSİ YOKTUR.
   
  KULHUYUK KOYU
  İNANIŞLAR
 

HAYATIN SAFHALARIYLA İLGİLİ İNANIŞ VE UYGULAMALAR

A) DOĞUM

1) Doğum Öncesi İle İlgili İnanış ve Uygulamalar

Çocuğu olmayan kadına kötü gözle bakılmaz. Bu gayet normal olarak karşılanır, çünkü bu Allah'ın emridir derler. Çocuğu olmayan kadına hacdan deve eti getirtilerek yedirilir. Hocaya götürülür. Çevrede bulunan tekke ve türbelere götürülerek dua edilir. kadınlara köy halkı bahtsız, kadersiz diyerek onlar için üzülürler.
S Hamile kadına ev halkı çok dikkat ederler. Ona ağır iş yaptırmazlar.
S Hamile kadının canının çektiği yiyecekler yedirilir. Buna aşerme dönemi denir. Bu dönem ilk üç dört aylık dönemi kapsar.
S Aşerme döneminde kadının canı bir yiyecek çeker de onu yemezse doğacak çocuğun gözünün eğri ve kıpık olacağına inanılır.
S Hamile kadına kapı eşiği atlatılmaz, dışarıya ateşli kül döktürülmez. Ayrıca hamile kadın tuvalet arkasından ve küllükten geçirilmez. Eğer bunların aksini yaparsa kendisine peri yeli uğrayabilir.
S Peri yeli uğrayan hamilenin çocuğu annesinin memesini tutmaz. Meme tutmayan çocuğa muska dahi fayda etmeyebilir. Yazılan bu muska ancak bir sonraki çocuğa fayda eder.
S Hamile kadının morali iyi tutulmaya çalışılır. Yoksa doğacak çocukla problemler olabilir.
S Hamile olan kadın güzelleşirse oğlu, çirkinleşirse kızı olur.
S Hamile kadın yolda giderken çivi bulursa oğlu, boncuk bulursa kızı olacağına inanılır.
S Hamile iken tavşan eti yiyen kadının çocuğunun dudağı ayrık olur.
S Hamile kadın çok konuşursa çocuğu geveze olur.
Çocuk doğmadan önce annesi, kaynanası ve ebesi tarafından birtakım hazırlıklar yapılır. Çocuk için bez biçilir, kazak örülür, kundak işlenir, patik örülür vb. Ayrıca toprak ıslanmadan önce ince topraktan höllük elenir. Höllük soğuk kış günlerinde sobada ısıtılarak çocuğun altına konarak sarılır. Bu uygulama günümüzde son derece azalmıştır.
2) Doğum Sonrası İle İlgili İnanış ve Uygulamalar
Doğumu köyde bulunan tecrübeli kadınlar yaplınr. Bunlar genelde yaşlı kişilerdir. Şimdi ise doktora götürülmektedir.
S Hamile kadın doğum yapacağı sırada yakın komşuları gelir. Ağrısı başlayan kadına "Biz göçüyoruz" denir. Böylece kadının doğumu daha kolay gerçekleşir.
S Doğum yapan gelinin yanına kaynanası konmaz. Çünkü gelin kaynanasından utanır. Utanan gelenin ağrısı kesilir ve doğum geç olur.
S Doğan çocuğu yerden kim kaldırım çocuğa onun lakabı takılır. Buna örnek, Haşdirik, Zobu Zeynep, Annik Dudu gibi.
a) Al Basması
Doğum yapan kadına "lohusa" denir. Lohusalık süresi 40 gündür. Bu süre zarfında lohusa kadına çok dikkat edilir. Yalnız bırakılmaz. Gece ve gündüz yalnız, uyumaz, yanında sürekli bir kişi bırakılır. Yalnız kaldığında "Al kız'ın basacağına inanılır.
Al kız kadını ve çocuğu korkutur. Bundan dolayı lohusa uyuduğunda üzerine kırmızı bir kumaş örtülür. "Al aldan korkar" diye. Al basmaması için üzerine kocasının ceketi örtülür, baş ucuna Kur'an-ı Kerim asılır. Bir çok kadının al kızın basmasından öldüğü anlatılır.

Al Kızın Hikayesi:

Bundan yıllar önce akrazlar sülalesinden bir aile al kızı yaklamak isler. Bunun için evde bulunan lohusa kadının yanında nöbet beklerler. Çünkü al kız lohusa kadının yanına mutlaka gelir. Lohusa kadının yanına gelen al kızı yakalayarak evlerine hapsederler. Al kızı ev işlerinde çalıştırırlar. Ev süpürtürler, yemek pişirtirler, hamur yoğurtlular. Al kızın yoğurduğu hamur bitmez, pişirdiği yemek bereketlenir. Al kızın her yaptığı işte bereket olduğunu görürler. Bu sebeple bir müddet sonra al kızı salıverirler.

b)Kırklama

Kırklama Iohusalığın son gününe yani 40 güne yakın yapılır. Bir kazan su el değmeden kaynatılır. Mercimek büyüklüğünde 40 tane taş toplanarak iyiee yıkanır. Yıkanan taşlar kazanın içine atılır. Sonra kazanın içine gümüş veya alım yüzük konur. Kazandan su bölünerek önce çocuk soma anne bölünen suyla yıkanır. Bu işleme "kırklama" denir. Kırklama yapıldıktan sonra lohusalık döneminin sakıncaları ortadan kalkar.

c)İsim Koyma

Göbeği düşen çocuğun göbeği cami avlusuna atılır ki ibadete düşkün olsun, ahıra gömülür ki hayvan yetiştiriciliğine önem versin, Kuranıkerim'in arasına konur ki kitap okumayı sevsin.
Genelde çocuklara sülalesinde bulunan bir isim, Kuran'da geçen bir isim veya dedesinin ismi konur. Çocuğun ismi ilk üç gün veya bir hafta içinde konur. Çocuğun ismi önceden kararlaştırılarak ismi koyacak kişi eve davet edilir. Bu kişi genelde dini bilgisi iyi olan kişidir. Bu kişi ismi koyarken abdestli bulunur. Çocuğu kucağına alarak sağ kulağına ezan sol kulağına kamet okur. Sağ kulağına çocuğun ismini üç kere fısıldar.

d)Diş Çıkarma

Dişi çıkacak çocuk elini sık sık ağzına götürür, salyası akar. Dişi çıkacak çocuğun eline soğan soyulup veri lir ki dişinin kaşıntısını alsın.
Dişinin çıktığı farkına varıldığında "diş hediği" vurulur. Diş hediği sarı bursa buğdayından seçilir. İçine nohut, fasulye ve çedene katılır. Kaynatılıp tabaklara bölünür. Üzeri şekerle süslenerek komşulara dağıtılır. Hedik yendikten sonra komşular içine para, mendil gibi hediye koyarlar.
Diş hediği vurulur ki çocuğun dişleri buğday tanesi gibi pıtır pıtır pıtlasın diye.

B) SÜNNET

Çocuğun sünnet ettirilmesi dini bir vecibe olarak yerine getirilir. Genelde köydeki çocuklar 3-4 yaşlarında sünnet ettirilir. Geçmiş yıllarda sünnetleri Yozgat'da bulunan Kırık Sokulu denen sünnet ustaları gelerek yaparlarmış.
Sünnet olacak çocuğa yeni kıyafetler alınır. Çocuğun yalağı süslenir. Sünnetten sonra çocuğa yakın akrabaları allın veya para takarlar. Sünnet olan çocuğa birkaç gün etek giydirilir.
Günümüzde ise sünnet için hastaneler tercih edilmektedir.
S Sünnet olan çocuk "Erkek oldun koçum" diye sevilir.
S Çocuğun tırnakları büyüdüğünde annesi avucuna para koyarak tırnaklarını keser. Böyle yapılırsa çocuk büyüyünce hırsız olmaz.
S Yeni yeni konuşmaya başlayan çocuk "dede dede" diye konuşursa büyüdüğünde dedesini hacca götüreceği inancı vardır.
S Çocuk, boynundan öpülerek sevilirse küseğen olur.

C) ASKERLİK

Köyde gençler genelde askerliğini yaptıktan sonra evlenirler. Askerlik, gençlerin heyecanla bekledikleri bir görevdir. Bu görev vatan borcu olarak kabul edilir. Askere gitmeden adam olunmayacağı kanaati vardır. Askerliğin insanı olgunlaştırdığını söylerler. Askerliğini yapmayana kolay kolay kız vermezler. Askerliğini yapana güvenilir bir kişi olarak bakılır, iş olanakları sağlanır, ve kız verme de problem çıkartılmaz.
Pusulası gelen gençler çok heyecanlı ve neşelidirler. Askere gitme tarihinden 20 gün öncesinden dışarıda olanlar, çalışanlar köye gelirler. O seneki askere gidecekler tamamlandıktan sonra gurup haline ellerinde teyiple gezmeye başlarlar. Bunların asker olduğu hemen fark edilir. Köyün karşısında bulunan tepede lastik tekerler yakıp etrafında halaylar çekip maniler söylerler. Genelde şu dörtlükleri söylerler.

Ey hu deyi hu deyi
Yandı yürek su deyi
Kızlar bize bakmıyo
Asker olmuşlar deyi

Elma attım karşıya
Yuvarlandı çarşıya
Şu Külhüyük'ün kızları
Çeyrek tabak turşuya

Ayrıca bu dönemde bazı evlerden kaz, ördek, horoz vb. gibi hayvanlar çalınarak beraberce yenilir. Hatla askerler kendi evlerinden bile bunları yürütürler. Bu davranışlarını köy halkı normal karşılar.
Her gün bir asker adayının evinde toplanılarak yemekler yenilir. Askere gidecek gençlerin akrabaları şahıs olarak veya toplu olarak askerleri yemeğe davet ederler. Bu 20 günlük dönemde çok geç vakitte yatarlar, az uyurlar ve köyün sokaklarında gürültülü şekilde müzik dinlerler.
Köy halkını rahatsız etseler de, tavuklarını, kazlarını yiirülseler de asker adaylarına bir şey denmez. Gençler davul zurna tutarak birkaç gün meydanlık bir yerde halay çekip eğlenirler. Askerliğini yapmış olanlar, asker adaylarına şöyle derler: "Koçum bol bol yatıp uyuyun, siz orada uykuyu çok ararsınız ama bulamazsınız", diyerek onlara ııasihatta bulunurlar. Asker adayının evine akrabaları ve yakın komşuları gelerek: "Hayırlısıyla gidip gelsin", "Allah sağ salim askerlik yapmayı nasip etsin" diyerek dua ve dilekle bulunurlar.
Yolculuk vakti geldiğinde sabah erkenden bütün köy halkı çoluğuyla çocuğuyla meydanlık bir yerde toplanırlar. Askerler halkın önünde sıralanırlar. İmam öne geçerek askerliğin mukaddes ve dini bir görev olduğu hakkında kısa bir konuşma yapar. Ardından hayırlısıyla gidip gelmeleri için topluca dua yapılır. Akrabaları asker adaylarına yol harçlığı verirler. Akrabası olsun olmasın fakir gençlere herkes elinden geldiği kadarıyla harçlık vermeye çalışır. Gençler büyüklerin ellerini öperek, yakınlarıyla da vedalaşarak, bayraklarla sanlı otobüse bindirilip uğurlanırlar.
Askerler tezkereye gelmeye başladığında, askerden gelen bir kişiyi ilk gören hemencecik anne ve babasına müjde vererek töresini alır. Yakın akrabalar akşamleyin gencin evine gelerek anne babasına "gözünüz aydın", genç askere de "geçmiş olsun" derler.
 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
KARABEKİROĞLU Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol