BİLGİLERİNİZE!!!!! BU BÖLÜMDEKİ REKLAM VE BAŞLIKLAR WEB SAĞLAYICIYA AİTTİR. EDİTÖRLE İLGİSİ YOKTUR.
   
  KULHUYUK KOYU
  KÜLTÜR
 
KÜLTÜRÜMÜZDEN ÖRNEKLER

 

ODA KÜLTÜRÜ

Türk kültürünün önemli kaynaklarından birisi de köy odalarıdır. Yapılış amacı: köye gelen misafirleri ağırlamak ve misafirle ilgilenmek gayesiyle yapılmıştır. Köyün ortak malı olan odalar olduğu gibi, zengin ve sözü geçen ailelerin de özel odaları vardır. Düğün, nişan, sünnet merasimi toplantıları bu odalarda yapılır. Uzun kış geceleri hoş sohbetleri bu odalarda yapılır. Kış gecelerinde buralarda arabası ziyafeti verilir. Yüzük oyunu oynanır. Odada sedir ve halı yastıklar vardır.
Odada bir de yüklük kısmı vardır. Bu bölümde misafirlerin yatacağı temiz yün yataklar ve yorganlar yığılıdır. Odanın ortasındaki sobanın üzerinde her zaman için bir ibrik abdest İçin dolu bulundurulur. Ayrıca bir de leğen bulundurulur. Odanın bir de tuvaleti vardır.
Odalarda genelde yaşlılar tecrübelerini ve başlarından geçenleri anlatırlar. Daha genç olanlar da pür dikkat dinlerler.
Günümüzde oda kültürü halen güçlü bir şekilde devam etmektedir. Ama bu odalara daha çok yaşlılar ve orta yaştakiler gitmektedir. Gençler ise bunun yerine kahveyi tercih etmektedirler.

ATASÖZLERİ

> Aç it fırın yıkar.
> Alışmış kudurmuştan beterdir.
> Ağaç yaş iken eğilir.
> Sakla sarı samanı, gelir zamanı.
> Komşu komşunun külüne muhtaçtır.
> Ne ekersen onu biçersin
> Eskisi olmayanın yenisi olmaz.
> Ağlamayan çocuğa meme vermezler.
> Ağlayanın malı gülene fayda etmez.
> Kul daralmayınca Hızır yetişmez.

> Eden bulur, inleyen ölür.
> Gülme komşuna gelir başına.
> Aza kanaat etmeyen, çoğu bulamaz.
> Olacak oğlak, bokundan belli olur.
> Eski deri post olmaz, eski düşman dost olmaz.
> Anasına bak kızını al, kenarına bak bezini al.
> Eşeğin canı yanınca atı geçer.
> Eşek çamura çökünce, yol gösteren çok olur.
> Ölmüş eşek nallı olur.
> Dana biçikten, para buçuktan artar.
> Ekmek beziden, koyun kuzudan olur.
> it iti ısırmaz.
> Isıracak it dişini göstermez.
> Meyvesi olan ağaç taşlanır.
> Ürmeyen iti kapıya koymazlar.
> Kör olur badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur.
> Keskin sirke küpünü ekşitir.
> Yavuz itin yarası eksik olmaz
> Dostun belası düşmandan eşettir.
> Herkes küllüğünde horozlanır.
> Yazın gölge hoş kışın çuval boş. Yazın yatanı kışın bunalek tutar.
> Ayağını yorganına göre uzat.
> Hazıra dağ dayanmaz.
> Haydan gelen huya gider.

>Dinsizin hakkından imansız gelir.
> Su testisi su yolunda kırılır.
> El elin eşeğini türkü söyleyerek arar.
> Boynuz kulağı geçer.
> Ummadığın taş baş yarar.
> Dökme suyla değirmen dönmez.
> Allah dağına göre kar verir.
> Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
> İt ürür kervan yürür.
> Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
> İt kağnının gölgesinde gidermiş de gölge kendinin sanarmış.
> Düğüne giden oynar, ölüye giden ağlar.
> Baba oğula bir bağ bağışlamış da, oğul babaya bir salkım üzümü vermemiş.

BEDDUALAR

>Tefin dürülsün
> Soykana kalsın.
> Tefin dürülsün.
> Gözüyün ilehemi söyünsün.
> Kurşunlara gelesice
> Ekmek tavşan olsun sen de tazı ol ömrüyün ahirince yel yel aç yat.
> Mahşere kadar sürün.
> Felçlere tutul emi.
> Perişan olasıca.
> Kaşın kipriğin dökülsün.
> İliğine sam yeli essin.
> Tapıdını taşlasınlar.
> Kanserlere tutul.
> Çenen çekilsin.
> Adın batsın.
> Boyun posun devrilsin.
> Adın kara yere gelsin.
> Töremiyesice.
> Kangrenlere tutul.
> Kolun koltuğun soğulsun.
> Dokuz köy aşırı git de elekçiler haberini getirsin.
> Derin devre yüzülsün.
> Kırk kapıdan çık da görüp göreceğin bizim kapı olsun.
> Gözün baksın gövden aksın.
> Kelleni alsınlar gövden kalsın.
> Kanın içine aksın.
> Bağırsağı düğlenesice.
> Didarın kesilsin.
> Ciğerin içine dökülsün.
> Evine ateş düşsün, peygamber direğini çelsin.
> Ocağın batsın, tütünün kesilsin, kapın kitli kalsın.
> Zıkkımın kökünü ye.
> Kamın ekmeğe gülmesin.
> Sakalın gözüne ekilsin.
> Ümüğünde kalsın.
> Kefen paran olsun.
> Allah kınalı parmak tutturmasın.
> Burnundan fitil fitil gelsin.
> Boynu altında kalasıca.
> Dilin, dişin kitlensin.

ÖVGÜ VE DUALAR

> Anan sana kurban olsun.
> Canımın içi yavrum.
> Zeytin gözlüm
> Babası zorlu
> Gülüm, evimin direği

> Gül çimenim, bal çimenim
> Anamın adı, ağzımın tadı
> Babamın adı, ağzımın tadı
> Yemeyip yedirdiğim, giymeyip giydirdiğim
> Kara tazıların olurum.
> Gözüyün yağım yerim.
> Anasının kuzusu
> Aslanım, itin köpeğin olurum.
> Gadalarını alırım.
> Bitanem, cici kızım, kekliğim
> Ayağına taş değmesin.
> Yattığın yer nur gölü olsun.
> Allah, cennet kapıları açsın.
> Allah, kül diye avuçladığını altın elsin.
> Ömrün uzun, düğünün güzün olsun.
> Oğlunla oba ol, kızınla komşu ol.
> Allah, kara gözlü bir nişanlı versin.
> Allah, kabeler nasip etsin.
> Sular gibi ömrün uzun olsun.
> Allah razı olsun.
> Allah iyilerle eş etsin.
> Allah ele avuca düşürmesin.
> Allah'a emanet ol.
> Allah, işinizi gücünüzü rast getirsin.
> Allah, ağzınızın tadını bozmasın.
> Allah, analı babalı büyütsün.
> Allah, hayırlı evlatlar versin.
> Allah, ne muradın varsa versin.
> Allah, nazardan saklasın.
> Allah, bir yastıkta kocalsın.
> Allah, yolunu açık etsin.
> Allah, utandırmasın.
> Allah, uzun ömürler versin.
> Allah, yüzünü kara çıkartmasın.
> Allah, zihin açıklığı versin.
> Allah, imandan ayırmasın.
> Allah hayırlı, uğurlu eylesin.

BİLMECELER

> Altı delikli tokmak bunu bilmeyen ahmak (kafa)
> Yol üstünde kilitli sandık (mezar)
> > Allah, imandan ayırmasın.
> Allah hayırlı, uğurlu eylesin.
S) BİLMECELER
> Altı delikli tokmak bunu bilmeyen alımak (kafa)
> Yol üstünde kilitli sandık (mezar)
>
> Helcmez hülemez ocak başına yeleme/, (yağ küleği)
> Suya düşer ıslanmaz yere düşer paslanmaz (güneş)
> Dam ardına sac koydum geleni gideni aç koydum (oruç)
> Yol üstünde yağlı kayış (yılan)
> Yük üstünde yarım çörek (ay)
> Ben giderim o gider arkamsıra tin tin eder (gölge)
- Ebemgile giderken göv tokluyu yere vurdum (sümük)
> Dam başında teke bağlı boynuzları köke bağlı (kabak)
> Çın çınlı hamam, kubbesi tamam; bir gelin aldım babası imam (saat)
> Altı göl üstü gül haydi hanım kız bunu bil (Gazyağı lambası)
> Aldır abası, yeşildir küpesi bunu bilmeyen eşek sıpası (yüzellik otu)

> Eştim eştim kum çıktı, kumdan minare çıktı bıldırki yiten oğlan bu yıl meydana çıktı (çiğdem)
> Karanlıkta cimcort (damla)
> Mendile konulmaz, tadına doyulmaz (uyku)
> Hey hûtler hûtler, Yusuf'u yiyen kurtlar ayağından su içer tepesinden yumurtlar (buğday)
> Gece gider üşümez, gündüz gider üşenmez, beline kuşak kuşanmaz (su)
> Alaca bulaca geçti yamaca (saksağan)
> Saksağanım seker seki benim elimde, bıldırcınım büker bükü benim elimde, yetmiş iki çiçek kökü benim elimde (çıkrık)
> Allah'tan korkmaz, cennetten çıkmaz (çocuk)
> Dam başında dana hotlar keş desem gene botlar (dolu)
'> Ebemgile giderken küçük küçük çörek ektim (ayakkabı izi)
> Üstü çayır biçilir, altı çeşme içilir (koyun)
> Fil fiilice fili yok, ip takacak yeri yok (yumurta)

MANİLER

Gurbetin kuşu yüksekten uçar
İner engine bağrını açar
Gurbete giden kızın ömrü tez geçer

Arabayı koşalım
Doğu batı aşalım
Son yağmur ol ben bulut
Çabucak kavuşalım

Mektup yazdım kış idi
Kalemim gümüş idi
Daha çok yazacaktım
Parmaklarım üşüdü

Karşıda kara çalı
Kararıp durma çalı
Ben seni alır mıyım
Sümüklü sıracalı

Keklik bıçaklanır mı?
Tüyü saçaklanır mı?
Ey Allah'ın salağı
Baldız kucaklanır mı?

Kekliği bıçakladım
Tüyünü saçakladım
Anasının yanında
Kızını kucakladım

NİNNİLER

Ninliler ağlayan bebekleri avutmak ve uyutmak için anneler tarafından çocuklarına söylenir. Bunlara bebek türküsü de denir.

Nen çalayım beşiğine
Kuşlar konsun eşiğine
Sen gitme de eller gitsin keşiğine
Nenni kuzum nenni

Ak taş diye belediğim
Seni Hak'tan dilediğim
Ak sargıya belediğim
Nenni bebeğim nenni

Bebeği beledim kuma
Bebek kimselere deme
Üstümüzden gitsin kuma
Nenni bebeğim nenni

Eledim eledim hüllük eledim
Aynalı beşikte bebek beledim
Büyüttüm besledim yolcu eyledim
Gitti de gelmedi buna ne çare
Nenni bebeğim nenni

Hoppala yavrum hoppala
Seni vermem topala
Topal seni götürür
Öper sever getirir.

Bahçeye kurdum salıncak ninni
Eline verdim oyuncak ninni
Uyusun benim yumurcak ninni
Ninni ninni yavrum ninni

Ninni desem uyur mu ola
Üstünü güller bürür mü ola
Benim yavrum büyür mü ola
Ninni ninni he kuzum ninni

AĞIT

Ağıtlar üzüniülerin dışa vurmasıdır. Genelde ağıtı köyde kadınlar yakar, Ağıtları; yakınları ölenler, kızı gelin olanlar, oğlu kızı gurbete gidenler yakarlar. Kocası ölüp dul kalan kadınlar da ağıt yakarlar. Böylece üzüntülerini dile getirirler.

Bahçelerde biter andız
Ben yananın gece gündüz
Seher vakti doğar yıldız
Yoksa Silom senden bir haber mi geldi?

Yoldan geldin yorgun musun?
Tere yağdan ergin misin?
Söylüyorum da söylemiyorsun.
Yoksa bana dargın mısın?

Ak koyun kara koyun
Mezarımı derin oyun
Ben bu dertten ölürsem
Adımı dertli koyun

Dert yüküyüm dert yüküyüm
Yorganımı dört büküyüm
Senden ayrıldım yavrum
Ben derdimi kime döküyüm?

Kapımızın önü küllük
Yağmur yağar pulluk pulluk
Şu genç yaşta yavrum
Sana yakışır mı dulluk

Yaralıyım da dost köyüne uğratma
Hançer vurup da ciğerimi doğratma
Ben yaralıyım da yavrum beni ağlatma
Beyaz giysi giydirirler
Sokak sokak gezdirirler

Suya gitsem gezdi derler
Annem hakkın helal eyle

Yemek yapsam tuzlu derler
Ev süpiirsem tozlu derler
Süt pişirsem tastı derler
Annem hakkın helal eyle

DEYİMLER

>Yumurtası gelmiş tavuk gibi dönelemek
>Yaka silkmek
> Eli ayağı tutuşmak
> Malamat olmak
> Kör atın kazığa dolandığı gibi dolanmak
> Yüreği ağzına gelmek
> Acından ölmek
> Samanlıkta iğne aramak
> İt ayağı yemiş gibi gezmek
> Zıvanadan çıkmak
> Kanı iliği donmak
> Dili dişi kitlenmek
> Dizinin dermanı kesilmek
> Özü feri gitmek
> Ayağının bağı çözülmek
> Dost başına olmak
> Töbe talgını vermek (terbiye etmek)
> Ciğerine el sallamak
> Kaş yaparken göz çıkarmak
> Bir çuval inciri berbat etmek
> Kavuncu kızını karpuzcu depelemek
> Gevura darılıp oruç bozmak
> Yatağı koyup yorgana işemek
> Kel Ali'nin bağına dönmek (Virane olmak)
> Harmandan kalkmak (iflas etmek)
> Dillere düşmek
> Ele ayağa düşmek
> Beti benzi sararmak
> Başından kaynar su boşalmak
> Beyninden vurulmuşa dönmek

 

 
 
HALK TAKVİMİ

Köyün yaşlı insanları arasında kullanılan takvimin adına "baba hesabı" denir. Bu takvimde ayların bazılarının isimleri farklı iken bazılarının ki miladi takvimdekilerle aynıdır. Baba hesabı takviminin Özelliği miladi takvimi 13 gün geriden takip etmesidir.
Baba hesabı takviminin ayları; Zemheri (Ocak), Gücük (Şubat), Mart, April (Nisan), Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, İlk güz (Eylül), Orta güz (Ekim), Son güz (Kasım), Karakış (Aralık)

Baba hesabında önemli günler

> Mart Dokuzu: Miladi takvime göre mart ayının 21'ine denk gelir. Baba hesabında kış ayının süresi 99 gündür. Buna belirli kış denir. Mart ayının 9'uyla birlikte belirli kış biter.

> Dokuzun Dokuzu; Mart dokuzundan 9 gün sonradır. Miladi olarak mart ayının 30'una denk gelir. Bu günde havalar açıldıktan sonra sert bir soğuk yaşanır. Bu günle alakalı köyde anlatılan meşhur bir hikaye vardır.
Mart ayının gelmesiyle birlikte havalar ısınmıştır. Köyde bulunan yaşlı bir kadın bunu fırsat bilerek keçilerini alıp köyün dışına çıkar. Bir tepeye çadırını kurup keçilerini otlatmaya başlar. Güneşli havaya bakarak "Tanrıya ne minnetim kaldı, çooş keçim çooş" der. Bunun ardından keçileri sağıp sütü, büyük bir kazana doldurarak kaynatmaya başlar. Yaşlı kadının söylediği söz Allah'ın gazabını celbeder. Şiddetli bir kar fırtınası çıkar. Yaşlı kadının çadırını söker ve keçilerini telef eder. Kadın sığınacak yer bulamaz. Ocaktaki süt dolu kazanı devirerek altına girer. Kazanın altında donarak Ölür. Bu olayın ardından bu güne "karıyı kazana tıkan" yada "koca karı soğuğu" denir.

> April Beşi: Miladi olarak nisanın 18'ine denk gelmektedir. April beşi 99
olan belirli kışın dışındadır. Bu günde de havalar çok soğuk geçer. Bu sebeple bu gün sayılı kışın içindedir.
Bu günde çifte giden öküzlerden biri soğuklan ölmüştür. Bu gün için köyde "Sakın Aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden" sözü söylenir.

> Hıdırellez: Mayıs ayımn 5-7 günleri arasına denk gelir. Diğer adı "Eğrice"dir. Bu günde Hızır (a.s) ile İlyas (a.s) buluşurlar. Bu buluşma senede bir kez olur.
Bu günde gelin kızlara elbiseler alınarak bir su başına pikniğe gidilir.
Hıdırellez ağaç dikme mevsimine denk gelir. Ama mayıs ayımn 5-7 arasında ağaç dikilmez. Bu günde boslan da dikilmez. Çünkü ağaçlar eğri olur, bostan da geç büyür.

> Gün Dönümü: Baba hesabından 8 hazirana denk gelir. Bu günden sonra gündüzler kısalmaya başlar. Günün dönümünden sonra ollar yavaş yavaş yeşilliğini kaybeder. Ürünler olgunlaşmaya başlar.

> Koç Katımı: Baba hesabından 10. ayın 15'ine denk gelir. Bu günde koçlar koyunların içene katılır. Koç katımıyla birlikte bostanlar bozulur, üzümler toplanır.

> Cemre: Cemre sıcaklık manasına gelir. Diğer bir ifadeyle havaların yavaş yavaş ısınmasıyla baharın gelmesidir. Toplam dört tane cemre vardır. İlk cemre havaya düşer ve havalar ısınmaya başlar. İkinci cemre toprağa düşer. Toprak buharlaşarak ısmır. Üçüncü cemre suya düşer. Sular yavaş yavaş ısınır. Dördüncü olan son cemre de ağaçlara düşer. Ağaçlar tomurcuklanarak çiçek açmaya hazırlanır. Son cemre baharın gelmesine işarettir.

HALK AĞZI


ağartı - ayran
alık - eşek semeri
Anşa - Ayşe
Asbap - elbise
aş - yemek
avgın - kanal
avrat -hanım
azap - parayla hayvan otlatan kişi
bakla - fasulye
balak - manda yavrusu
baldırcan - patlıcan
bıdık - yumurta
bibi - hala
bodu - kaz
bürük - yemeni
cadalos - falcı
camız - manda
cıncık - cam tabak
çibicik - alkış
cimcik - iki parmak arası
culuk - hindi
çebiş - etli hayvan
çelge - keçik
çimmek - yıkanmak
çintik - hayvan tekmesi
dallama - yelek
dam - ahır
dam başı - çatısız ev üzeri
dene - buğday
derbiz - toprağın nem miktarı
dulda - kuytu
elecek - tırpan kolu
eme - hala
eya - kaburga kemiği
fistan - elbiselik
galık - evde kalan kız
gezinti - balkon
gırmızı - domates
guşene - tencere
gubür - toz, toprak
hee - evet
hedik - kaynatılmış buğday
helke - su kovası
herle - mercimek çorbası
hol - yumurtanın son kalanı
höllük - ince elenmiş toprak
ışkın - filiz
ilaan - leğen
ilistir - kevgir
içli - gözleme
kalıç - orak
kan almak - sidiklemek
kayış - kemer
kelem - lahana
kerç etmek - Övünmek
kirik - eşek yavrusu
köhne - Sorgun ilçesinin diğer adı
lüle - çeşme oluğu
maha -l sedir
melefe - yorgan çarşafı
mıh - çivi
narpız - yabani  nane
omaç - yağlı, yumurtalı ekmek
palaport - düzensiz
peşka - soba
pöhrek - seramik su borusu
sıçan - fare
sındı - makas
silgi - hamam takımı
sini - tepsi
sumsa - yumruk
şibi - Ördek
taka - eski hurda
teşt - büyük leğen
tuman - pijama
ufra - un
ulak - ekleme
üsküle - taze soğan
yağdalı - kirli
yal - köpek  yemeği
yazı - arazi
yumuş - istek, emir
zemheri - kara kış
zehen - tabak

HALK OYUNLARI

a) Ağırlama: KÜlhüyük Köyu'nde oynanan en meşhur halaydır. Genellikle bu halayı köyün delikanlıları çekerler. Halay, öncelikle dörtlükler halinde söylenen manilerle başlar. Bu kısımda gençler yavaş yavaş sağa ve sola doğru sallanırlar. Halay ismini bu yavaş kısımdan alır. Daha sonra ayaklar sağa ve sola sallanarak halay hızlanır. Ağırlamada söylenen dörtlüklere örnek

Köprüden geçti gelin
Saç bağım düştü gelin diloy diloy
Haldan bilmez ne çare
Söz anlamaz ne fayda

Sen benden geçtin ama
Ben senden geçemiyom diloy diloy
Haldan bilmez ne çare
Söz anlamaz ne fayda.

b) Sinsin (Ateş) Oyunu: Düğünlerde ve askere gitme zamanlarında gençler tarafından oynanır. Herkes evinden birer kucak odun getirir. Odunlar üst üste yığılır. Odunlar ateşlendikten sonra ateşi beklemesi İçin bir ebe seçilir. Diğer gençler kendi aralarında ikişerli olarak eşleşirler. Ebe bu eşleşenleri ateşin üzerinden atlatmamaya çalışır. Elinde kemerle ateşi korur. Atlamaya çalışanlara kemerle vurur. Ateşin üzerinden atlamayı başaran kişi ateşi korumaya hak kazanır.

c) Tura: Gençler düğünlerde bir meydana toplanırlar. Bir kazığa urgan bağlanarak kazık, yere iyice çakılır. îki tane ebe seçilir. Bunlar urgandan tutup sırt sırta vererek kazık etrafında dönerler. Diğerleri ikili olarak eşleşirlcr. Bunlar ellerine kemer alarak ebelere vurmaya çalışırlar. Ebeye vurup kaçarlar. Bu vurma esnasında eğer ebe o şahsa tekme vurabilirse o kişi ebeliğe geçer.

HALK YEMEKLERİ

Bu kısımda da çok eskiden yapılan günümüzde de yapılmaya devam eden köyümüze has yemeklere yer vereceğiz.
a) Uhud Pişirme: İki üç aile bir araya gelirler. Her biri birer çinik (8 kg) buğday getirir. Buğdaylar iyice yıkandıktan sonra büyük bir kazana konur. Bir hafta boyunca her gün üzerine ılık su dökülür. Bir haftadan sonra buğday çillenir. Çillenen buğdaylar bir yere serilerek 15 gün boyunca her gün üzerine sıcak su serpilir. Buğdaylar filizlenerek bir karış uzarlar. Filizlenmiş buğdaylar iyice dövülerek ezilir. Kazan da kaynatılan suda, ezilen buğdaylar sıkılır. Filizlenmiş buğdayın tatlımsı olan şerbeti bu suya çıkar. Bu şerbetin içine un çalınarak büyük kazanda kıvama gelinceye kadar kaynatılır. Yapılan bu Uhud'tan odalara verilir. Komşulara dağıtılır.

b) Arabaşı: Köyde arabaşı yemeği meşhurdur. Bir kazan su kaynatılır. O sudan biraz bölünerek ılıklaştınlır. Ilık suya un dökülerek karıştırılır. Kıvama gelinceye kadar ocak üzerinde hızlı bir şekilde oklavayla karıştırılır. Bu cıvık hamur bir parmak kalınlığında, tepsilere dökülerek soğutulur.
Sonra bu hamurlar yutmak için çorba hazırlanır. Tavuk veya kazdan biri kaynatıldıktan sonra eti siftilir. Siftelenen et, tavuğun kaynatıldığı suyun içine konur. Bir miktar kavnılan un katılır. Daha sonra çorba köpüğünü yer. Bol acılı salça yakılarak pişirilir. Soğutulan hamurlar dilimlenerek sıcak çorbayla çiğnenmeden yutulur.

c) Köremez: Bir miktar süt tencerede pişirildikten sonra soğumaya bırakılır. Soğuyan sütten bir miktar, tabağa bölünür. Tabaktaki soğuk süte susuz katı yoğurt konarak karıştırılır. Böylece köremez hazır olur.
Ayrıca bu yemeklerden başka herle, düğürcük aşı, ekmek aşı, gibi yemekler yapılır.

iozbay66960@sitemynet.com

 
  Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!  
 
KARABEKİROĞLU Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol