BİLGİLERİNİZE!!!!! BU BÖLÜMDEKİ REKLAM VE BAŞLIKLAR WEB SAĞLAYICIYA AİTTİR. EDİTÖRLE İLGİSİ YOKTUR.
   
  KULHUYUK KOYU
  ADETLERİMİZ
 
EVLİLİK

Evliliğe köyde büyük Önem verilir. Çünkü evlilik mutlu bir aile kurmanın ilk şartıdır. Vakti gelince gençler hemen evlendirilir. Gençler evlenmek istediklerini bir takım hareketlerle anne babalarına gösterirler.

> Evlenmek isteyen erkekler sofradaki pilava kaşık dikerler.
> Ayrıca erkekler babalarının ayakkabısına çivi çakarlar.
> Kızlar ailede huzursuzluklar çıkartırlar. Bunlara senin evlilik vaktin geldi denir.
> Evlenmek isteyen kızlar düğün ve nişanlara sık giderler.
> Evlenme zamanı gelen erkeklerin bir an önce evlendirilerek başları bağlanır. Yoksa bir takım problemler çıkartabilirler.

a) Görücü ve Dünür Gitme

Oğlan tarafı uygun gördüğü ve beğendiği bir kızın evine giderek misafir olurlar. İlk başta dünür geldik demezler ve bunu hissettirmezler. Kızın evdeki davranışlarına ve iş becerisine bakılır. Eğer kız eğenilirse dünür gitmeye karar verilir. Evden ayrılmadan önce kızın anne babasına dünür gelineceği hissettirilir. Biz akrabalarla bir daha geliriz denir.
Oğlan evinin anne babası ve en yakın akrabaları bir araya gelerek kız evine dünür gidilir. Kız dünür gelenlere çay veya kahve ikram eder. Belli bir zaman havadan sudan konuşulduktan sonra konuya geçilir. Dünürlükte bulunan sözü yetkin bir kişi meseleye girer. Allah'ın emri Peygamber Efendimizin kavliyle kızınızı oğlumuza istiyoruz der. Kızı vermeye gönülleri varsa kızın velisi "Allah yazdıysa biz ne diyelim, hayırlısıyla olur" der. Kızı vermeye gönülleri yoksa kızımız küçük, bizden umacağınızı Allah'tan umun diyerek kırmadan reddederler. Söz kesme kızımıza danışalım denerek başka bir güne ertelenir.

b) Söz Kesme

Söz kesmeye gitmeden önce kıza bir yüzük ve yemeni alınır. Sözü geçen büyüklerle beraber söz kesmeye gidilir. Kızın sözü verildikten sonra alınacak başlık parası, alınacak eşyalar, takılacak takılar konuşularak karara bağlanır. Sonra kızın ablası üç ihlas bir fatiha okuyarak gelin kıza yüzüğünü takar ve yemenisini bürütür. Bu işlemlerden sonra nişan tarihi kararlaştırılır. Artık kıza "gelin kız" denilir.

c)Nişan

Nişan töreninin en Önemli amacı düğünden önce alınan bu karan köy halkına duyurmaktır. Nişandan önce tatlılar, çörekler, börekler yapılarak nişana hazırlıklar yapılır. Bir hafta önceden akrabalara ve komşulara kısacası bütün köye okuntu dağıtılır. Kız evi oğlana yüzük ve saat alır. Oğlan evi ise kızın bütün ihtiyaçlarını alır.
Nişan köy halkının toplanmasıyla öğleden sonra başlar. Nişanın başlamasıyla birlikte oğlan evinin aldığı çeyizlikler tek tek gür sesli bir bayan tarafından çağrılarak köy halkına duyurulur. Bunun ardından takı takma töreni başlar. Önce kaynana ve kayınbaba takılarını takarlar, daha sonra akrabalar takar.
Nişan kız evinde yapılır ve yaklaşık iki saat sürer. Nişanın önemli amaçlarından biri de burada takılan takıların düğünü yapacak oğlan evine maddi bir destekle bulunmaktır.

d)Düğün

Çehizle ilgili dikişler dikilip,nakışlar yapılıp diğer eksiklikler de tamamlandıktan sonra düğün yapmaya karar verilir. Oğlan evi kız evine giderek eksiklik olup olmadığı konuşulur. Başlık parası düğünden evvel mutlaka ödenir.Beraberce düğün tarihi kararlaştırılır. Buna "günsalık" denir.

Hâbe

Hâbe, tavuk, horoz, ördek, kaz gibi hayvanlardan oluşur. Öncelikle erkek evi düğünden iki hafta önce akrabalara hâbe okuntusu dağıtır. Okuntu dağıtılanlar tavuk. Ördek, kaz vb. alarak erkek evine götürürler. Erkek evi gelen bu hayvanları kız evine götürür. Kız evi de bunları yakın akraba ve komşularına dağıtır. Akrabaları ve komşuları da bunun karşılığında geline ufak ev eşyası alırlar.

Bayrak Dikme

Oğlan evi ile kız evinde farklı hazırlıklar başlar. Oğlan evinin hazırlıkları daha ağırdır. Bu hazırlıklar bir hafta önceden başlar. Baklavalar, çörekler yapılır. Bütün eşe dosta okuntu salınarak düğüne buyur edilir. Düğün Perşembe haşlayıp Pazar sona erer.

Bayrak Perşembe günü ikindiden sonra dikilir. Bayrak uzunca bir sırığın ucuna "T" şeklinde çubuklar çakılarak bunların ucuna yeşil ve kırmızı bezler dikilir. Bunlardan yeşil bayrak oğlanın, kırmızı bayrak gelinindir.
Köyün gençleri ikindiden sonra toplanarak topluca bayrağı kaldırırlar. Bayrak dikildikten sonra gençlere kuruyemiş vu çay ikram edilir. Gençlerden kim oğlanın anne babasına hayırlı olsun derse o kişiye oğlanın babası bahşiş vererek "Darısı sana olsun" diye karşılık verir.

Kına Gecesi (Ana Kınası)

Kına konulması, Cuma gününün akşamı kızın annesinin evinde olur. Bu sebeple bu kınaya "Ana kınası" da denir. Cuma akşamı köyün genç kızları kız evinde toplanırlar. Herkes eline mum alarak daire şeklini alırlar. Mani bilen yaşlı bir kadın elinde bir tabak kınayla genç kızlar arasında dolaşarak dokunaklı maniler söyler. Bundaki amaç gelini ve annesini ağlatmaktır.
Gelinin başı övülürken şu dörtlükler söylenir.

Ayağına giyer nurdan nalili
Gider has bahçeye salını salını
Biri Asiye biri Meryem gelini
Ol Habibim düğünü var cennetle Allah evinde
Muhammet'in düğünü var cennete kendi evinde

Gitmeye gelmedik yatmaya geldik
Allah'ın emrini tutmaya geldik
Kızınızı alıp gitmeye geldik
Ol Habibim düğünü var cennette Allah evinde
Muhhamed'in düğünü var cennette kendi evinde

Sana diyorum sana servinin dalı
Önünde Muhammet ardında Ali
Sırattan ayrılır cennetin yolu
Ol Habibim düğünü var cennetle Allah evinde
Muhammet'in düğünü var cennette kendi evinde

Ayrıca baş Övülürken şu mısralar da söylenir.

Dereden tepeden atlı geliyor
Gelip gelip havlumuza doluyor
Anamın elinden beni alıyor
Ben gidiyorum gelin anam kal gayrı
Eş bulama tek başına yan gayrı

Anan kirmenini alsın eline
Çıksın baksin gurbet elin yoluna
Kız gelin gördükçe bağrı deline
Ben gidiyorum gelin anam kal gayrı
Eş bulama tek başına yan gayrı

Bu maniler söylendikten sonra gelin annesinin boynuna sarılarak ağlar. Bunlardan sonra gelinin sağ avucuna demir para konularak üzerine kına çalınır. Kına konulduktan sonra davul ile birlikte kız evindeki kalabalık eğlenmek için oğlan evine baskına giderler.
Cumartesi günü davetliler oğlan evine toplanırlar. Burada yemekler yendikten sonra öğle geçerek kız evine giden topluluğa "nikahcı" denir. Bunlar daha çok olgun kişilerden oluşur. Bayanlar için ise "yenge" tabiri kullanılır.
Kız evine varıldığında erkekler bir odada toplanarak çay içip sohbet ederler. Burada oğlan evinin aldığı eşyalar ve kızın yaptığı el işleri bir kağıda yazılarak şahitler huzurunda muhtara mühürlettirilir. Bu işleme "çehiz seneti yazma" denilir.
Bu sırada kadınlar davul zurna eşliğinde oğlan evinden gelen kınayı gelinin eline yakarlar. Bu kına koyma işlemine ise oğlan evinin "baş övmesi" denilir. Yakılan kınanın tabakta kalanı damatın eline yakılması için oğlan evine gönderilir.
Cumartesi günü akşam da oğlan evi eğlenmek için kalabalık bir şekilde baskına gelir. Kız evinde erkekler ve bayanlar davul zurna eşliğinde ayrı ayrı eğlenirler.

Çehiz Toplama

Cumartesi akşam geç vakitlerde gelinin eşyaları toplanarak paketlenir. Bu aksanı damat ve kız kardeşi yemiş alarak kız evine giderler. Alınan yemiş çehiz toplayanlara verilir. Burada damat a da birkaç eşya toplatılır. Gelin çehiz toplayanlara yemeni bürütür.

Gelin Alma

Pazar gelinin kız evinden alınarak oğlan evine getirildiği düğünün son günüdür. Sabahleyin saat 10:-11 arası davetliler kız ve oğlan evinde toplanırlar. Gelin arabası güzelce süslenir. Bütün hazırlıklar tamamlandıktan sonra gelini almak için kız evine gidilir.
Bu gün kız evi hüzün içindedir. Konvoy halinde kız evine varılır. Önce bir traktöre kızın çehizi yüklenir. Çehiz yüklemeden önce kız evinde kapı kilitlenir. Töresi verilerek kapı açtırıldıktan sonra çehiz yüklenir. Oğlanın babası, dayısı, amcası içeri girerek gelinin anne babasıyla ve akrabalarıyla helalleşirler. Son olarak gelinin erkek kardeşi kuşağını bağlayarak boynuna sarılıp ağlar. Burada gelinin yakınları teselli edilir.
Kızın annesi kızına "Allah yerine yakıştırsın", ''oğlunla oba ol kızınla komşu ol", "Duvağınla girdiğin yerden kefeninle çık" diyerek kızının mutlu ve devamlı bir yuva kurması için dua eder. Gelin alınarak köyün etrafı dolaşıldıktan sonra oğlan evine götürülür.
Gelin oğlan evinin kapısına getirildiğinde kötü huylan kinisin diye ayağının dibinde çanak kırılır. Gelinin evde kalıcı olması için evin kapısına çivi çaktırılır. Kapının sövesine yağ sürdürülür ki yağ gibi o eve yakışsın. Bu sırada gelin ve damatın üzerinden üzüm, leblebi ve bozuk para saçılır. Sonra takı takma merasimi başlar. Takıdan sonra gelin ve damat beraberce halay çekerler. Böylece düğün sona erer.
Gelin ve damat eve girdiklerinde şerbetle lokum yedirilir ki evlilikleri boyunca
ağızlan tatlı olsun.

Güveği Odası

Pazar günü ikindiden sonra damat, gençler tarafından alınarak önceden belirlenen güveği odasına götürülür. Köyün gençleri burada toplanarak çeşitli oyunlar oynayıp eğlenirler. Damat burada banyo yaparak kız evinden bir bohça içerisinde gönderilen temiz elbiseleri giyer. Kirli elbiseler bir bohçaya konarak bir çocuğa verilip geline gönderilir. Götüren çocuk bohçayı geline uzatarak "Düşmanının ömrü bu kadar olsun der" gelin de ona "Daha kötü olsun" diyerek ona töresini verir. Yatsı namazından sonra imam güveği odasına gelir. Burada imam dua yaptıktan sonra çerezler yenerek şerbetler içilir. İmam önde gençler arkada ilahi ve aminler eşliğinde damat evine götürülür. Burada da topluca dua edilir. Damat anne babasının elini öper. Önüne çekilen ipi keser ve su dolu kabı tekmeyle havaya uçurur. Böylece damat gerdeğe girer. Eve saçılan su eve bolluk ve bereket getirir.

HACI UĞURLAMA VE KARŞILAMA

Hac, köyde diğer dini vecibeler kadar güçlü değildir. Köyde hacca giden kişilerin durumunun çok iyi olması gerekir. Hacca genç iken gitmek adeti bulunmuyor. Genel de hacca oğlunu kızı evlendiren, geride evine bakacak çoluk çocuğu olan yaşlı kişiler gidiyor.
Eğer bir kişi bir başkasını hacı olarak görürse o kişinin o yıl hacca gitmesi gerektiğine inanılır. Bu kişi de hacca gitmek için çaba gösterir.
Yılda hacca giden kişi sayısı bir iki kişiyi geçmez. Hacca gidecek olanlar altı ay önceden niyetlenirler. Paralarını tedarik ederek borcu olanlar borçlarını dağıtırlar. Gitme vakti yaklaştığında evinde köy halkına yemek verirler. Aynca Cuma günü camide mevlüt okuturlar.
Erkekler, Cuma namazından önce ayağa kalkarak "Komşular ben hayırlı bir yola gideceğim, hakkınızı helal edin. Beraber yiyip içtik benim hakkım size kat kat helal olsun diyerek köy halkından helallik ister.
Gidilecek gün komşular toplanarak hacı adayını ilçeye götürüp uğurlarlar. Dönüşte hacılar karşılanır. Ertesi gün komşuları hacının ziyaretine giderler. Zemzemler içilip hurmalar yendikten sonra hacı, gördüklerini anlatır. Sonunda anlatmakla olmaz gidip görmek lazım der. Komşular da dua et de Allah bize de nasip elsin derler. Sonra hacdan getirilen namazlık, teşbih, yüzük komşulara dağıtılır.
Artık hacdan gelenlere isimleri söylenmez. Onlara hacı diye hitap edilir.

ÖLÜMLE İLGİLİ UYGULAMALAR

a) Ölüm Öncesiyle İlgili Uygulamalar

Öleceğini hisseden bir hasta çeşitli isteklerde bulunur. Hastanın işlekleri elden geldiği kadar yerine getirilmeye çalışılır.
> Öleceğini hisseden hasla gurbete gitmiş çocuklarını görmek ister. Şu ifadeyi kullanır: Falan oğlumu görmezsem gözüm açık gider der.
> Çocuklarını yanına çağırtarak onlarla görüşür. İyiden iyiye düştüm yataktan kalkacağıma aklım kesmiyor. Falancaya borcum var ölürsem hakkı bende kalmasın der.
> Öleceğini hisseden hasta çok emeğinin bulunduğu malından hayır verilmesi için vasiyetle bulunur.
> Kefenini aldırarak hazırlatır. Genellikle yaşlı nineler hasta olmadan önce kendi elleriyle kefen bohçalarını hazırlarlar. Bohçanın içerisine sabun. havlu, yemeni, çit, çarşaf gibi eşyaları koyarlar.
> Genellikle bayanlar yatmış olduğu yatağı öksüze, yetime verilmek üzere vasiyette bulunurlar.
> Komşularını yanına çağırarak helalleşirler.
> Ölüm döşeğine düşen hastanın ağzı zemzem suyu ile ıslatılır. Sürekli biri baş ucunda Kuranıkerim okur.
> Şeytana aklanmaması için ağzının suyu kesilmez. Ruhu kolay çıksın diye Ölene kadar Kuranıkerim okunur.
> Hasta kıbleye döndürülerek sağ tarafı boş bırakılır. Böylece Azrail sağ tarafından gelir.
> Hayızlı kadınlar hastanın yanına sokulmaz. Eğer bunlar hastanın yanına girerlerse oraya melekler gelmez.
> Hastanın yanında kelime - i şahadet getirilerek, onun da tekrarlaması islenir.

b) Cenaze ve Defni

Vefat eden kişi kadınsa öncelikle yeşil bir yemeniyle çenesi bağlanır. Eğer erkekse beyaz yemeniyle bağlanır. Böylece Ölünün ağzına şeytan giremez. Ölünün elbiseleri bıçakla kesilerek çıkartılır. Ayaklan birleştirilerek iki baş parmağı bağlanır. Ölünün üzerindeki yorganın dikişleri sökülür, melefesi kalır. Bu, canı üzerinde kalmasın diye yapılır. Ölünün şişmemesi için üzerine bıçak, makas gibi demir bir alet konulur.
Sala verildikten sonra gençler giderek mezar kazarlar. Cenaze için su getiren kişiler çeşmeden doldurdukları suyu hiçbir yere komadan, sağa ve sola bakmadan getirirler. Vefat eden kişi kendi evinin avlusunda yıkanır. Yıkama sırasında Ölünün ayakları ölen kişinin çocuklarından birine yıkatılır. Böylece onun üzüntüsü hafifler.
Yıkanan Ölünün üzerine zemzem suyu serpilir. Çünkü zemzemin değdiği yere cehennemin ateşi haramdır. Ayrıca şeytanın rahatsız etmemesi için göğsünün üzerine çörek otu konulur.
Defin işleminde acele edilir. Bu, Ölünün beyni soğumadan kolayca suallere cevap versin diye yapılır- Köy halkı toplanarak cami avlusunda cenaze namazını kılarlar. Topluca mezara gidilir. Cenaze, yakınları tarafından kabre indirilerek defnedilir. Ölen kişinin lorunu varsa lorunu, yoksa çocuklarından biri mevtanın gözüne bir avuç toprak atar. Çünkü insanın gözünü bir avuç toprağın doyuracağına inanılır,

c) Cenazenin Defninden Sonraki Uygulamalar

Cenaze evinde üç gün boyunca yemek pişirilmez. Yemekler komşulardan gelir. Cenaze sahipleri yemekleri yemek islemezler. Komşuları ise "ölenle ölünmez" diyerek onları teselli ederler. Cenazenin defninden sonra bir takım uygulamalar vardır. Bunlar;
> Cenaze evindeki sular dökülür. Çünkü bu su ile Azrail elini yıkamıştır.
> Ölüyü defnedince, tavuğu pinniğinde diyerek arkasından hemen hayır hasenatta bulunulur. Fakirlere un, mum, yağ, çay şeker vb. şeyler verilir.
> Mumun veriliş amacı, verilen bu mum gözünün ışığı olur.
> Ölünün ardından devir yaptırılarak, onun tutmadığı oruçlar, ettiği yeminler, kılmadığı namazlar için fakirlere para verilir.
> Ölünün ardından 40. günü Kuranıkerim okunur ya da okutturulur. Buna 40'ına okutuyoruz derler.
> Öldüğünün 52. gecesi köy halkına yemekler verilerek mevlit okutturulur. Bu günde etin kemikten ayrıldığına inanılır. Bu yapılan ölen kişi için yapılan son işlemdir.
> Ölen kişinin ardından hayrını hiçbir zaman Kesmezler. Her hatta Perşembe günü fakirlere bir şeyler verilir.
> Ölen bir kişiyi yakını rüyasında hasta bir vaziyette görürse hayır istiyor, kuran istiyor diye rüya tabir edilir. O kişi sabah kalktığında fakirlere hayır verir,
> Kabir ziyaretleri cuma günlerinde ya da bayramlarda yapılır. Mezarın sağ tarafından geçilerek Kuranıkerim okunur. Çünkü ölü sağ tarafından okuyanı görür.

d) Başsağlığı Dileme Biçimleri

Köy halkı aralıklarla cenaze evine gelerek taziyede bulunurlar. Ev halkına
> Başınız sağ olsun.
> Allah rahmet eylesin.
> Mekanı cennet olsun.
> Yattığı yer nur gölü olsun.
> Allah, sabrınızı arttırsın.
> Allah, başka acı göstertmesin.
> Allah, geride kalanlara ömür versin.

 
  Bugün 31 ziyaretçi (37 klik) kişi burdaydı!  
 
KARABEKİROĞLU Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol